Frances Kazan by Halide

Frances Kazan by Halide

Author:Halide [Halide]
Language: eng
Format: mobi
Published: 0101-01-01T00:00:00+00:00


I

dördüncü

226

ARALJK 1898

Kolejdeki ödül töreni, aralığın başlarında yapılacaktı. Tören gecesi hava çok soğuktu, Halide

ise ana binanın antresinde, kapıyı rahatça görebildiği bir yerde beklemek zorunda kalmıştı.

Arkasındaki lobi ziyaretçilerle doluydu. Puro dumanından oluşan bir bulut, ışıltılı avizelerin

arasında kıvrım kıvrım dolanıyordu; Noel şarkılarının ezgileri, konuşma uğultuları arasında

kaybolup gidiyordu. Bir gong çaldı, yemeğin başladığını bildirdi; kalabalık yemek odasına

geçerken uğultu gitgide dindi. Bir koro üyesi tek başına "Silent Night" ('Dingin Gece') şarkısını söylüyordu.

Halide dışarıya koşup, bir sürü arabanın sıralanmış olduğu yola göz attı. Ellerini sinirli bir

şekilde büküp duruyordu. Babasını tekrar görmeyi istiyordu. Erken geleceğine söz vermiş ve

Teyze ile haminneyi de beraberinde getireceğini söylemişti. Halide, bu nazik planı bozacak

hiçbir şey çıkmamış olmasını diledi. Ödül aldığını ilk öğrendiğinde, Mümine'yle birlikte

gelmek istemişti, ama Halide buna şiddetle karşı koymuştu. Mü-mine'nin varlığı, haminne ve

Teyze'nin törene katılmasını olanaksız hale getirecek, üstelik kendisini de arkadaşlarının

önünde küçük düşürecekti. Babasının liberal görüşlerinden gurur duyuyordu; ayrıca kendisini

Amerikan okuluna göndererek atıldığı risk, onu derinden etkiliyordu etkilemesine, ama iki

kadınla evli olmasını nasıl en tabii hakkıymış gibi gördüğünü anlayamı-yordu bir türlü.

Üçüncü evliliğinin üzerinden bir yılı aşkın zaman geçmişti ve bu süre içinde Yıldız ile

Sultantepe'deki evler arasındaki çekişme gitgide derinleşmişti. Edib artık Üsküdar'daki

konağa ender olarak geliyordu, bu yüzden tatillerde Halide onu Yıl-dız'daki evinde ziyaret

etmek zorunda kalıyordu. Oysa Mümine ile ortak hiçbir yanı yoktu; sohbetleri zoraki oluyor ve

aralarında bir yakınlık duygusunun olmayışı, babasının kendisi için öylesine hevesle

hazırlattığı odada rahat etmesini engelliyordu. Dini bağlılığının zayıflayacağı korkusuyla, hem

haminnenin hem de Teyze'nin bütün hareketlerini gözlediği Sultantepe'de de durum pek farklı

sayılmazdı. Dervişlerle ilişkisi arttıkça Teyze'nin endişeleri azalmıştı gerçi, ama haminnenin

gözü hep üstündeydi.

Halide, ev yaşamında gittikçe artan gerilimden, derslerine gömüldüğü okul kütüphanesine

sığınarak kurtulabiliyordu. Bu kütüphanedeyken, henüz küçük bir çocukken okumayı

öğrendiği sıralarda duyduğu heyecan sarıyordu içini. Okuldaki ikinci yılında, güz döneminin

sonlarına doğru ismi şeref listesine girdi ve yazdığı hikâyelerden biri ödül kazandı.

"Amerikalılarla dolu bir okulda ingilizce yazarak bir ödül aldığına göre çok zeki olmalısın"

dedi haminne, Halide güzel haberi ona verdiği zaman.

"Hepsi Amerikalı değil, haminne" diye güldü. "Ermeniler, Bulgarlar ve Yahudi kızlar, hattâ Rumlar da var."

"Rumlar, ha? Neyse, aldırma, bu gene de büyük bir onur."

"Salih Zeki Bey bana bir günlük tutmamı önermiş ve yazmanın çok iyi bir alıştırma olacağını

söylemişti. Neredeyse bir | yıldır yapıyorum bunu..." Sesi gitgide zayıflamıştı: Büyükannesine, günlüğünü yazmanın onun için bir saplantı haline geldiğini, düşlerini ve arzularını

kaydetmenin, içindeki iblislerden kurtulmasına yaradığını açıklamanın bir faydası yoktu.

"Halide, HALĐDE, sen misin?" Babasının sesi, onu sıçrata- 1 rak o güne döndürdü; başını çevirdiğinde, babasının kalabalık J|

230

arasından sıyrılarak yanına gelmeye çalıştığını gördü. "Seni tanıyamadım? Neden peçe

taktın ki?"

"Çevrede bu kadar yabancı varken, peçesiz rahat hissetmedim kendimi."

"Ama bütün diğer kızlar..." Düş kırıklığını gizlemeye çalıştı. "Demek istiyorum ki, tek peçeli sensin, dikkat çektiğini fark etmiyor musun?"

"Yabancıların önünde yüzümü açmaya alışamadım" dedi Halide, başını öne eğerek. Bunun

asıl nedeni Đslami bir örtünme kaygısı olmaktan çok, kişisel utangaçlık ve kendini örtme

alışkanlığıydı.

"Büyükannen memnun olacak." Bu konuda şu anda yapabileceğim hiçbir şey yok, dedi Edib

kendi kendine, ama bir yılı aşkındır Amerikan mektebine gittikten sonra, hâlâ bu geri kafalı

terbiye timsaline neden yapışıp kaldığını ona daha sonra sorarım.

"Buraya gelirken güçlük çektiniz mi?" diye sordu Halide, babasının tenkidi içini burkmuştu.

"Fikriye'yi beklerken geciktik; birkaç dervişle birlikte yoksullara yiyecek dağıtıyordu."

"Anladığıma göre, bugünlerde epey meşgul.



Download



Copyright Disclaimer:
This site does not store any files on its server. We only index and link to content provided by other sites. Please contact the content providers to delete copyright contents if any and email us, we'll remove relevant links or contents immediately.